İl değiştirirken, yeni bir iş ortamına başlarken veya hayatın içerisinde çeşitli sınavlardan geçerken bireylerin kendisini bir miktar endişeli hissetmesi gayet doğal bir durumdur. Bu tarz bir endişe hali her ne kadar rahatsız edici olsa da aynı zamanda kişiyi yapılacak işe dair motive de edebilir. Bu tarz olaylara bağlı gelişen kaygı hissi gelip geçici özellik gösterirken kişinin yaşam kalitesini de etkilemez. Kaygı bozukluğu gelişmesi halinde ise meydana gelen endişe hissi süreklilik arz eder ve zaman içerisinde oldukça yoğun ve kişiyi tüketici bir boyuta varabilir. En sık karşılaşılan psikiyatrik durumlar arasında yer alan kaygı bozukluğu hakkında merak ettiğiniz diğer konular için yazının devamını takip edebilirsiniz.
Kaygı bozuklukları, kendiliğinden gerilemeyen hatta zaman içerisinde giderek kötüleşen kaygı hissi ile karakterize bir grup ruh sağlığı problemidir. Toplumun yaklaşık olarak ?’ini etkilediği öne sürülen bu duruma özellikle kadınlarda daha sık karşılaşılır.
Kaygı Bozukluğu Tipleri Nelerdir?
Kaygı bozukluğunun birçok tipi mevcuttur. Bu tiplerin hepsi gelişen yoğun endişe hissi ile karakterize olmakla birlikte birtakım kendilerine has özelliklere de sahiptirler.
Agorafobi
Agorafobi, genel olarak kişinin kalabalık ortamlar veya meydanlarda mantık dışı ve aşırı derecede korku hissine sahip olması durumunu tanımlar. Bu nedenle bireylerin genellikle topluluğa ve açık alanlara gitmekten kaçındıkları görülür. Kaçınma davranışı ile kişiler araç kullanmaktan, marketlerden alışveriş yapmaktan, uçak yolculuğundan ve hatta ileri olgularda evlerinden ayrılmaktan bile kendilerini sakınabilirler.
Kaygı Bozukluğu Tipleri Nelerdir?
Jeneralize Kaygı Bozukluğu
Jeneralize kaygı bozukluğu, çeşitli aktivite ve olaylara karşı kişide aşırı derece endişe gelişimi olmasıdır. Endişenin derecesi kontrol edilebilir düzeyin çok üzerinde olup endişe kaynağı ise sürekli olarak değişici bir özellik gösterir. Bu bireylerde dış ortamda herhangi bir spesifik kaygı kaynağı olmaması nedeniyle kişiler günlük yaşam ile ilişkili haber, ilişki ya da olası etkinlikler ile ilgili herhangi bir duruma karşı kaygı duyabilirler.
Panik Bozukluk
Panik bozukluk, bireyin habersiz şekilde gelen veya çok az bir öncül uyarı belirtisine sahip yoğun ve tekrarlayan panik atak yaşadığı bir ruh sağlığı problemidir. Panik atak sırasında kalp atışlarında hızlanma, solunumda hızlanma ve aşırı bir korku hissi gelişimi gibi hem fiziksel hem de duygusal belirtiler ortaya çıkabilir.
Bu tiplere ek olarak seçici mutizm, sosyal anksiyete bozukluğu ve spesifik fobiler de kaygı bozukluğu tipleri içerisinde değerlendirilen diğer problemler arasında yer alırlar.
Kaygı Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Kaygı bozukluğunda ortaya çıkan endişe hissi bireyin içerisinde bulunduğu durum ve bu durumu algılayış biçimine göre değişkenlik gösterebilir. Karında kelebek uçuşmasından kalp çarpıntısına kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilen kaygı belirtileri bazı bireylerde ise panik atak şeklinde oluşur. Kaygı bozukluğu ile oluşabilecek şikayetlerden bazıları şu şekilde ifade edilebilir:
Kontrol edilmesi güç kaygı oluşturan düşünce ve inanışların gelişmesi
Huzursuzluk
Konsantrasyon güçlüğü
Uyku problemleri
Halsizlik
Nedeni bulunamayan vücut ağrısı
Kaygı Bozukluğu Neden Olur?
Kaygı Bozukluğu Neden Olur?
Kaygı bozukluğunun ortaya çıkmasında etkili olan neden şu an için tam olarak ortaya konulamamış olsa da genetik, çevresel faktörler, stres maruziyet, beyinde meydana gelen değişiklikler ve travma gibi durumlar kaygı bozukluğunu etkileyebilecek durumlar arasında yer alırlar. Yapılan araştırmalar tek bir faktörden ziyade çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi sonucu kaygı bozukluğu ortaya çıkabileceğine işaret eder. Bu durumun gelişiminde rol oynayabilecek faktörlerden bazıları şu şekilde özetlenebilir:
Beyin Kimyası: Ciddi düzeyde veya uzun bir süre boyunca strese maruz kalınması beyin içerisindeki kimyasal dengenin bozulmasına katkı sağlayabilir. Kimyasal değişiklikler ise zaman içerisinde kaygı bozukluğu ortaya çıkmasına zemin hazırlar.
Kişisel Deneyimler: Stresli veya travmatik deneyimler yaşanması kaygı hissinin derinleşmesine neden olabilir.
Aile Öyküsü: Yakın aile bireylerinde kaygı bozukluğuna dair belirti ve bulgular olması kişinin kendisinde de benzer problemlerin ortaya çıkmasına karşı yatkınlık bulunduğuna işaret eder.
Genetik Faktörler: Bazı gen bölgeleri bireylerde kaygı bozukluğu gelişimine dair risk artışı ile ilişkili olabilir ancak bu konudaki çalışmaların henüz başlangıç aşamasında olduğu unutulmamalıdır.
Sağlık Sorunları: Kronik ağrı sendromu, kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı, tiroid problemleri, solunum sistemi ile ilgili sorunlar ve madde kullanımı gibi durumlar kaygı hissinin gelişmesi ile ilişkili kabul edilen sağlık sorunları arasındadır.
Kişisel Özellikler: İçe dönük veya nevrotik özellikteki kişilik yapısına sahip bireylerin genel olarak daha yoğun bir endişe hissi deneyimleyebilecekleri öngörülür.
Kaygı Bozukluğu Nasıl Anlaşılır?
Kaygı bozukluğu, psikiyatri uzman hekimlerine başvuru sonrasında çeşitli değerlendirmeler sonucunda tanısı konulabilen bir rahatsızlıktır. Bu kapsamda düşünceleriniz ve davranışlarınız değerlendirilirken kaygı nedeninin ortaya net olarak konması veya eşlik eden problemler varsa onların tespit edilmesi amaçlanır. Kişide mevcut olan belirtiler güncel psikiyatri kılavuzları ile değerlendirilir ve kriterlere uygunluk göz önünde bulundurularak kişiye kaygı bozukluğu tanısı konulabilir.
Kaygı Bozukluğu Tedavisi Nasıldır?
Kaygı bozukluğu tedavisi psikoterapi, davranış terapisi ve çeşitli ilaçların reçetelendirilmesine başvurularak gerçekleştirilebilir. Bilişsel davranışsal terapi bu kapsamda en sık uygulanan psikoterapi türüdür. BDT uygulanan bireylerde amaç kişinin yaşamını sekteye uğratan zararlı düşüncelerin tespit edilmesi ve bu düşünce kalıplarının değiştirilmesi hedeflenir.
Psikoterapi tekniklerine ek olarak kişinin kaygı durumunun kontrolünde destek amaçlı kullanılabilecek çeşitli ilaçlar da mevcuttur. Benzodiazepin ve antidepresan ilaç grupları bu kapsamda en sık başvurulan farmakolojik ajanlar arasındadır.
Kaygı Bozukluğu Sıkça Sorulan Sorular
Anksiyete Belirtileri ve Tedavisi Nasıldır?
Anksiyete belirtileri oldukça çeşitli şikayetler olup kişiden kişiye değişiklik gösterebilirler. Uyku problemleri, sersemlik, ağız kuruluğu, panik hali, kaslarda gerginlik, bulantı ve kusma gibi değişebilen şikayetlere aynı zamanda çarpıntı, nefes darlığı gibi yoğun fiziksel belirtiler de eşlik edebilir. Anksiyete tedavisi temel olarak düzenli şekilde gerçekleştirilen psikoterapi seansları ile mümkündür. Psikoterapiye ek olarak gerekli bireylerde çeşitli ilaçların kullanımına da başvurulabilir.
Kaygıya İyi Gelen Şeyler Nelerdir?
Kaygı problemi olan bireylerin hekimlerinin bilgisi ve önerisi dahilinde yapabileceği çeşitli uygulamalar hissettikleri endişe hissinin kontrolünde katkı sağlayabilir:
Fiziksel aktif olmak
Alkol kullanımından kaçınmak
Tütün kullanımını sonlandırmak
Kafein tüketimini sınırlandırmak
İyi bir gece uykusuna öncelik vermek
Yoga ve meditasyon gibi stres kontrolüne yardımcı olan aktivitelere yönelmek
Dengeli ve sağlıklı beslenmek
Nefes egzersizleri yapmak
Anksiyete Vücudu Nasıl Etkiler?
Kronik anksiyete, vücudun tamamını etkileyebilen bir durumdur. Uzun süreli olarak kontrol altına alınmamış kaygı bozukluğu olgularında çarpıntı, karın ağrısı, hazımsızlık, göğüs ağrısı, halsizlik, uykusuzluk, baş ağrısı gibi çeşitli problemler kendisini gösterebilir.
Kaygı, tek başına bir sağlık problemi olarak değerlendirilmemelidir. Kaygı hissinin oluşması kişinin korku etkenleri ile başbaşa kaldığında içgüdüsel olarak meydana gelir. Kaygı bozukluğu ise korku etkeni faktöre göre çok yoğun bir endişe hissinin tetiklenmesidir. Bu durum psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilir. Birçok farklı şekilde kendisini gösterebilen kaygı bozukluğuna dair belirti ve bulguları gözlemlemeniz halinde sağlık kuruluşlarına başvurarak destek almanız önerilir.
Kaynak: www.medicalpark.com.tr