ÇOMÜ Rektörü Sedat Murat, Çanakkale’nin kendisi için ne ifade ettiğine değinerek konuşmasına başladı. Murat, “Bizim için önemli bir görev. ÇOMÜ ile ilişkilerim uzun yıllardan beri devam ediyor. Bunun da iki yönü var, iki doğrultuda buraya gidip geliyorum. Birisi epeyce öğrenci var özellikle iktisadi birimlerde. Ben de doktora yapanlar veyahut da jürilerinde bulunduğum öğrencilerimiz var o yüzden burayı iyi tanıyorum. Onun dışında daha önceki yıllarda yine Çanakkale’nin değişik konferanslarına, etkinliklerine katıldım. Bütün bunları etkileyen büyük bir faktörde eşim Biga doğumlu” ifadelerinde bulundu.
“GÜZEL İŞ YAPANLARI YÂD EDERİZ”
“ÇOMÜ büyük bir nüfus. Çanakkale öğrencisiyle, çalışanlarıyla, öğretim üyeleriyle önemli bir güç. Bu gücü daha da geliştirmemiz gerekir” diyen Murat, “O Çanakkale ruhunu her yerde yaşatmamız gerekir. Ben bu doğrultuda, uzun yıllardır İstanbul Üniversitesi’nde belli birikimimiz var. Ben demek istemiyorum, hiç yapılmadı. Çanakkale’de çok güzel şeyler yapıldı. Zaman zaman sekteye uğradı, zaman zaman sıkıntılar oldu ama geçmiş dönemlerde özellikle Yücel Acer döneminde de güzel çalışmalar yapıldı. Takdir etmemek mümkün değil. Güzel iş yapanları yâd ederiz. Güzel iş yapmayanları da biliriz, unutmayız. Affedip affetmemek millete ait ama onları asla affetmemiz de mümkün değildir, bu millete ihanet edenleri. Düşman hiç durmadı. Değişik şekillerde belki Çanakkale o dönemde olduğu gibi topyekûn topla, tankla, tüfekle, gemilerle saldırmıyorlar… Zaman zaman bunu içerden de yapıyorlar. Fitne hareketleriyle, milletimizi birbirimize düşürerek... Bu ülke işgal edinmek bile istendi. O Çanakkale ruhunun hiç kaybolmaması gerekir” dedi.
“ÖĞRENCİLERİMİZLE ÇOK YAKIN DİYALOĞA GİRMEK İSTİYORUM”
Murat, etik değerlerinin önemine dikkat çekerek, “Bakanlık Kamu Görevi ile Etik Kurul Başkanlığı yaptım. Bu etik değerler bizim için çok önemlidir. Bu değerler doğrultusunda öğretim üyelerimizin fedakar bir yapıya bürünmeleri gerekir. Zaten asli görevleri ama sadece mesai doldurmak için değil, ruhumuzu vermezsek bu işlere, gönlümüzü vermezsek başarılı olmamız mümkün değildir. Böyle monoton bir şekilde derslere gir çık değil. Çünkü öğrenci bunu çok güzel idrak ediyor, anlıyor. Kendini derse veren, kendini öğrenciye adayan öğretim üyesini öğrenci çok iyi anlıyor. Bizim bu gençlere her yönüyle örnek olmamız gerekir. Bilgimizle hal ve hareketlerimizle yani bir baba gibi de davranmamız gerekir. Ben bu, zaman içerisinde de ortaya koyacağım, öğrencilerimizle çok yakın diyaloğa girmek istiyorum. Öğrencilerimizin, bu vatanımızın, milletimizin değerleriyle hemhal olmalarını, bu değerlerle bezenmesini, bu doğrultuda hareket etmelerini ve gece gündüz çalışmalarını arzu ediyoruz. Başarmanın yolu çalışmaktır” şeklinde konuştu.
“BU ÇALIŞMALARIN SONUCUNDA TÜRKİYE ÇAĞ ATLAYACAKTIR”
Murat, “Ecdadımız vakıflar kurmuş her alanla ilgili. Göçmen kuşlarla ilgili dahi vakıflar var. Göçmen kuşlar gelsin yeme içme kalma barınaklarını ayarlamışlar. Medeniyet budur. Medeniyet büyük binalar dikmek değildir. Medeniyet damganı vuracaksın, farkındalık oluşturacaksın. Bizim ecdadımız bunu yapmış. Bunların torunları Fatih 21 yaşında İstanbul’u fethediyor. 6 veyahut 7 dil biliyor. Büyük bir birikime sahip. 21 yaşında 80 yaşındaki kişinin vakurluğu var. Olgunluğu var. Niye bizim gençlerimiz böyle olmasın? 21 yaşında, daha üniversite öğrencilerimizin yaşında. Ben bütün mezuniyet törenlerinde geçtiğimiz yıllarda iki kişiyi örnek veriyordum. Birisi Fatih 21 yaşında İstanbul’u fethediyor bir çağ açıp, bir çağ kapatıyor. Bize böyle bir gençlik lazım. Aziz Sancar gibi 40 senen günde 18 saat çalışacak, bıkmayacak. Bu çalışmaların sonucunda Türkiye çağ atlayacaktır” diye vurgu yaptı.
“ÖĞRENCİ TOPLULUKLARINI ÇOK ÖNEMSİYORUM”
“Biz düşünen ve üreten bir toplum olmak durumundayız. Tabi öğretim üyelerimiz önemli bir değer” diyen Rektör Murat, şunun altınız çizdi: “Toplumun en önemli kesimi. Bunların gönüllerine hitap ederek, yıpratarak değil, dışlayarak değil. Öğrenci faaliyetlerini, öğrenci topluluklarını, kulüplerini çok önemsiyorum. Bunlar bizim üniversitede yapacağımız, toplumla bütünleşmemizde yapacağımız birçok sosyal faaliyetin temelini oluşturacaklar. Çok önemli adımlar atabileceklerdir. Toplumun sosyal ve psikolojik yapısını bozmaya yönelik hiçbir girişime izin vermemek gerekir. Hocalara bu anlamda, çünkü hoca aydınlatıcıdır. Etrafını aydınlatır. Üniversite hocalarının ayrı bir yeri vardır. Hocalar asla emir almaz. Hoca fikir verir. Asla şahsiyetinden, kişiliğinden ödün vermeyecektir ama ukala da olmayacaktır. Değerlerimizi bileceğiz, gençliğimizi bileceğiz, gece gündüz bu doğrultuda çalışacağız. “