Hastalık, genetik yatkınlığı olan bireylerde daha sıktır. Nörodejeneratif hastalıklar içerisinde Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen ikinci hastalıktır. 65 yaş üzeri nüfusta her 100 kişiden birinde Parkinson hastalığı gelişme riski vardır. Türkiye’de yaklaşık 110.000 parkinson hastası olduğu tahmin edilmesine karşın, hastane ve ilaç kayıtlarında ancak 60.000 hastanın takip edildiğinin gözlenmektedir.
Ülkemizde hastaların yarıya yakın bir bölümü hastalığı tanımadığı için hekime gitmemekte ve tedavi olmamaktadır. Önümüzdeki 20 yılda yaşam süresinin uzaması ve buna bağlı olarak ileri yaş nüfusunun artması sonucunda bu sayı iki kat artacaktır. Bu nedenle hastalık hakkında toplumda bilincin artması önemlidir.
Parkinson hastalığının 65 yaş üzerinde her 100 kişiden 1’inde, 85 yaş üzerinde ise her 100 kişiden 3’ünde görülmektedir. %5-10 hastada kalıtsal olduğunu ve bu olgular sporadik Parkinson hastalarından farklı olarak 40 yaşından genç bireylerde ortaya çıkabilir. Parkinson hastalığı hareketlerin uyumlu biçimde yapılmasını sağlayan beyin bölgelerindeki hücre kaybıyla ortaya çıkmaktadır. Parkinson hastalığında dopamin üreten beyin hücreleri ile vücut hareketlerini kontrol eden beyin bölgeleri arasında mesaj iletimi bozulur.
Dolayısıyla hastalığın temel belirtileri hareketle ilgilidir. Titreme, hareketlerde yavaşlama, kaslarda katılık ve denge bozuklukları tipik Parkinson belirtileridir.
Başlangıçta en sık görülen belirtiler vücudun bir tarafında istirahat halinde ortaya çıkan bir titreme ya da sağ veya solunda hareket yavaşlamasıdır. Hastanın günlük bazı işlerde zorlanma, yürürken bir kolunu sallamadığı ya da bir bacağını sürüdüğü fark edilir. Hastalar günlük yaşamlarında yazı yazma, çatal bıçak kullanma, düğme ilikleme, ayakkabı bağlama, yatakta dönme, kanepeye oturma ve kalkma gibi basit işlerde zorlanmaya başlar. Zamanla bu aktiviteler daha da zorlaşır ve kişi yardıma gereksinim duyar hale gelir.
Bunun yanı sıra koku duyusunda azalma, kabızlık, geceleri hareketli rüyalar görme, depresif duygu durum, zihinsel işlerde yavaşlama, unutkanlıklar, davranış değişiklikleri ve unutkanlık gibi motor belirtiler dışında bulgular ile de hastalık ortaya çıkabilmektedir.
Parkinson hastalığı tedavisinde son yıllarda kullanılmaya başlanan Levadopa/Karbidopa intestinal jel tedavisi erken evredeki hastalarda kullanılmamaktadır. Hastalığın uzun yıllar ilaçla tedavi sonrasında ilaca bağlı motor dalgalanmalar görülen, öngörülemeyen “off periyodu” olarak adlandırılan hareketlerde belirgin yavaşlamaların şiddetli olması ve diskinezi denilen istemsiz hareketleri olan ve yüksek doz oral tedaviye rağmen bu semptomları kontrol altına alınamayan yaşam kalitesi belirgin olarak bozulmuş olan hastalarda uygulanmaktadır. Karbidopa/Levodopa içeren ve ince bağırsağa uygulanmak üzere özel bir formül olarak hazırlanmış bir bağırsak jelidir. Perkütan endoskopik gastrojeunostomi adı verilen bir sistem ile uygulanır. Bu sistem mideye takılmakta ve bir bağırsak tüpü vasıtası ile ince bağırsağa doğru uzatılmaktadır. Tüpün dışarıda kalan ucuna ise Duodopa pompası takılmaktadır. Levadopa/Karbidopa pompası adı verilen özel bir pompaya bağlanmaktadır. Bu pompa vasıtası ile ince bağırsağa gün boyunca Levadopa/Karbidopa jeli uygulanmaktadır. Yapılan birçok çalışma bunun motor dalgalanmaları ve hayat kalitesini iyileştirdiğini göstermiştir. Ağır derecede demans, hastanın ve hasta yakınlarının tedavi sürecini anlama ve takipte yetersiz olması, ağır pıhtılaşma problemi olması, hasta ve hasta yakınlarının yaşamını etkileyecek şiddette nöropsikiyatrik semptom varlığı, oral tedavi ile düzelmeyen sık düşmelerin varlığında hastalar Levadopa/Karbidopa intestinal jel tedavisi önerilmemektedir.
Multidisipliner bir yöntem olan Karbidopa/Levodopa tedavisi için aday olan hastaların daha once aldıkları tedavi ile gördükleri yarar incelenir..İntestinal jel için uygun olan hastalar girişim açısından ilgili bölümlerce konsulte edilir. Yan etki ve ilaç etkinliği açısından bazı hastalar nazojejunel tüp takılarak Karbidopa/Levodopa intestinal jel dozu ile ilacın etkinliği ve dozu ayarlanır. Netlik kazandıktan sonra kalıcı PEG-J denilen kalıcı perkütan endoskopik gastrojejunostomi sistemi uygulanmaktadır. Durumu uygun olan hastalara direk olarak da uygulanabilmektedir.
Hastanemizde şu anda 2 hastaya bu uygulama yapılmıştır. Önceden yürüme güçlüğü, hareketlerde kısıtlanma, kilitlenmeler, titremeleri olan Parkinson hastaları, Gastroenteroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Beyazıt tarafından gerçekleştirilen PEG-J işlemi sonrası uygulanan tedaviyle şikayetlerinde büyük oranda gerileme olduğunu ifade etmektedirler. Hastaların takip ve tedavisi tarafımızca devam etmektedir.
Bu tür hastalarda kullanılan beyin pili uygulamasından farklı olarak geri dönüşü mümkün olabilmektedir. İstenen sonucun görülememesi durumunda cihazın çıkartılarak oral tedaviye dönülebilmektedir. Tedavinin ülkemizde 7 yıldır yapılmakta olup Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde ilk kez uygulanmıştır “Bu uygulama deneyimli ekip işi gerektirmektedir. Sosyal güvenlik kurumunca hastalarda bu masrafları karşılanmaktadır.