Kıskançlık insan psikolojisinin en karmaşık ve anlamlandırmada güçlük çektiği duygulardan biridir.
Genellikle altında yetersizlik duygusu yatmaktadır. Bu duyguya değersizlik ve öz benlik saygısında düşüklük eşlik eder. Psikolojik açıdan bakıldığında kıskançlığın en temelinde sıklıkla düşük benlik saygısı, güvensizlik ve reddedilme korkusu yatar. Bu bireyin ilişkilerde kendisi ile ilgili yetersiz hissedişinden dolayı kurduğu kaygılı bağ ile kendini tehdit altında hissetmesine neden olabilir.
Ayrıca sahiplenme isteği ve kontrol ihtiyacı gibi faktörlerden de kıskançlık hissini tetikleyebilir. Kıskançlık aynı zamanda geçmiş olumsuz bireysel geçmiş ve deneyimlerlede ilişkilidir. Geçmişte yaşanan aldatma veya terk edilme deneyimleri, anne baba ve evlilik öyküsündeki deneyimler kıskançlık hissini tetikleyebilir. Ayrıca medya ve popüler kültürde kıskançlığın sevgi kavramı ile birleştirilip romantize edilmesi ve bu duygunun gelişimini ve ilişkide kıskançlık beklentisinin normaleştirir.
Sosyal ve kültürel faktörlerde kıskançlık üç türde etkilidir. Toplumsal cinsiyet rolleri ve bu rollerden beklentilerde büyük rol oynar. Zihnimizde çizilen kadın ve erkek modelleri bazen kişilerin kişilikleri ile örtüşmeyecek düşünce kalıpları ile birleştirilebilir Örneğin kendisine bakan bağımsız kadın her an terk edebilir veya bakımlı sosyal iletişim yönü kuvvetli erkek her an aldatabilir gibi kalıplar ilişkileri kıskançlık göz hapsi ve tehdit algısıyla yıpratmakta. Kişileri tüketmek de bazen agresyon ve şiddete de sebep olmaktadır. Bu kıskançlık bir süre sonra sanrılarla patolojiye işlenir.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, '' İlişkilerde güven inşası kıskançlıkla başa çıkmada rol oynarken kişilerin kendi sınırlarını oluşturarak hayatlarından ödün vermeden iş birliği sağlamak önemli olmaktadır.''dedi.
Haber Merkezi